
10 yıl içerisinde gerçekleşmesini beklediğimiz değişimi aylara sığdırdık. Aslında temelde yaşanan dönüşüm, sosyal ve ekonomik dünyamızı salladı. Bu sarsılan temel üzerinde yer alan, üretim, ticaret, ekonomi, kültür vb birçok yapı daha fazla etkilendi ve hala salınmaya devam ediyor. Modern dönem içerisinde bu denli bir değişimin yaşandığı böyle bir dönemde, bir çok trend ile karşılaştık. Bu trendlerin bazıları devam ederken bazılarında geçmişin tozlu sayfalarına karıştı bile. Bahsi geçen tozlu sayfalar sadece 12 ay içerisinde oluştu.
Bu değişimlerin-dönüşümlerin hangilerinin kalıcı, hangilerinin geçici olacağı konusunda bir çok tartışma sürüyor. Neyin değiştiği, neyin dönüştüğünün ayrımını yapmamız gerekiyor. Bu soruların cevabının merkezinde, davranış temelinde ihtiyaçlar yatmaktadır. Temel ihtiyaçlarımız değişmedi. Fakat ihtiyacımız karşılama yöntemlerimiz ve araçlarımız dönüştü. Bu dönüşüm devam da ediyor.
Örnek vermek gerekirse, temel ihtiyacımız olan barınma, giyinme ya da yeme değişmedi.
Giyinme ihtiyacının altındaki, resmi giyim ihtiyacı değişti. Pandemi de gelişen ”above the keyboard” akımı ile sadece üst giyim talep görür oldu. Bu bir değişimdir, kalıcı olmayacaktır. Fakat değişen giyim ihtiyaçlarımızı karşılama yöntemlerimiz dönüştü. Artık bir çok beyaz yakalı saatlerce alışveriş merkezinde gezerek gömlek almak için vakit harcamayacak. Giyim alışverişini online ortamda yapmaya öylesine alıştı ki ihtiyacınız bu şekilde karşılamaktan vazgeçmeyecek gibi görünüyor. Bu dönüşüm değindiğimiz şeydir.
Değişim ve dönüşümün dışında bazı şeyler de evrildi. Bu evrilmeye en büyük örnek olarak vitrin olgusunu verebiliriz.
Perakendenin olmaz ise olmazıdır vitrin. Neden olduğunu ya da neden bu kadar önemli olduğunu bugüne kadar hiç düşünmediğinize eminim. Fakat uzun süredir ilk kez dışarıya çıkan kentli tüketicinin yapmak istediği ile şey, kalabalıkların arasına karışmak yönünde. Pandemi öncesinde yaptığı gibi şehrin merkezinde gezerek kendi kendine “her şey yolunda, eskisi gibiyiz” diyerek, bunu kanıtlamak istiyor. Bu noktada özellikle, müşterinin özledikleri şeylerin başında, alışveriş merkezlerini dolaşmak ve vitrinlere bakarak salına salına gezmek yer alıyor.
Bu koşullar içerisinde bu isteklerini karşılaması çok mümkün olmadığını bildiği için uzun bir süredir bu ihtiyaçlarını dijital dünyada karşılamaya çalışıyor. Arama motorlarının alışveriş bölümleri, pazaryerleri, karşılaştırma siteleri, sosyal medya platformları ya da bloglarda vaktini harcıyor. Pandeminin eve kapanma etkisinin bireyler üzerindeki etkisini çok iyi bir şekilde okuyabilen bazı platformların arayüzlerinde ciddi değişiklikler olmaya başladı. Profesyonel gözler dışında bu değişikliği fark etmek çok mümkün değil. Çünkü geçiş çok smooth ama bir o kadar da hızlı bir şekilde gerçekleşti.
Bu değişikliklerin, müşterinin vitrin gezme alışkanlığının temas noktalarını adresleyen nitelikte olduğunu net bir şekilde gözlenebiliyor. Çünkü müşteri her bir vitrine bakarken ortalama olarak 1 dakikanın altında zaman harcıyor. Ek olarak farklı mağazaları bir arada olduğu 10 adet karma (marka) vitrine ortalama 4,5 dakikalık zamanını harcıyor. Çoğu zaman da vitrinde yer alan çeşitli patlangaçlar (indirim, sezon, kampanya vb) müşterinin vitrine yönelmesini ve ilgili mağazaya girişini kolaylaştırıyor.
Tüm bunları neden anlatıyorum peki?
Çünkü online pazar yerleri tüm bu davranışları taklit ediyor. Hatta süreleri de daha optimize hale getirmiş durumdalar. Aslında her şey tüketicinin offline dünyadaki davranışların dijitale taşınmış hali. Bu yüzdendir ki en çok tercih edilen 3 pazar yeri platformundaki ürün dizilimlerinin daha az göründüğünü ama 1 yıl öncesinde daha çok, farklı form ve temalarda banner alanı oluştuğuna şahit oluyoruz. Yaratılan hikaye alanları ile bir çok marka, tema ya da kurguyu vitrin hissi ile ayrıştırmaya çalışıyor.
Bu yüzdendir ki, bu davranışlarını dijitalleştirebilen online pazaryerleri cirolarını her gün büyüterek ilerliyorlar. Bu değişimi ve geleceği gören markaların da (özellikle çok uluslu, büyük ve müşteri deneyimini çok iyi yöneten) bu vitrin alışkanlığını ve deneyimini kendi online satış sitelerine taşıdığına şahit olabiliyoruz. Bunu evrimi gerçekleştiremeyen yapılan cirolarının günden güne eridiğini göreceğiz.
Yine her şeyin merkezinde tüketici davranışları ve iç hislerindeki bilgiler yatıyor. Bu davranış ve hisleri okuyup bunu müşterinin yolculuğuna aktaran markalar kazanıyor. Siz siz olun, vitrin kavramını bir kez daha düşünün; vitrin kurgusunun öncesini ve sonrasını anlamaya çalışarak…
コメント