Sevgili Artemiz Güler🎈 'in konuşmasından ilhamla yazdığım bu metin, kurumsal hayatın görünmeyen ama kaçınılmaz bir yönünü ele alıyor: Dedikodu. Ofislerde kahkahalara, kafa sallamalara ve bazen hayal kırıklıklarına sebep olan bu sosyal olgu, yok edilemez. Ama doğru yönetilirse, organizasyonel başarının gizli bir silahına dönüşebilir. Hadi bu konuyu zengin başlıklarla ve biraz mizahla keşfedelim. 👇
Dedikodu Yönetimi: Gündemi Belirleyen, Toplumu Yönetir
Dedikodu sadece söylentilerden ibaret değildir; aynı zamanda bir şirketin gündemini belirler. Bu yüzden, üst yönetim dedikoduyu bir tehdit değil, bir araç olarak görmelidir.
Gündemi belirleyen, çalışanların odağını belirler. Eğer konuşulan konular iş süreçleri, yenilikler ve başarılar üzerine yoğunlaşırsa, dedikodu motivasyon artırıcı bir unsur haline gelir. Örnek: "Duydun mu? Yeni müşteri kazanım projesi çok başarılı olmuş!" Bu tür bir dedikodu, ekiplerin enerjisini artırır ve olumlu bir kültür yaratır.
Patronun Gölgesi: Her Dediğini Yapan Kimlik-Sizler
Ofislerde "Benim işim değil ama patron dedi." diyerek her işe atlayan biri mutlaka vardır. Bu kişi:
Patronun çantasını taşımaktan dosyalarını düzenlemeye kadar her konuda aktif rol alır.
Gölge patron gibi hareket eder ve genelde kendi görevlerini unutup dedikoduların baş kahramanı haline gelir.
Sonuç? Tüm şirket, bu kişinin terfi alacağına veya patronun özel koruması olduğuna inanır.
Dedikoduyu Dinleyen Yönetim: Nabız Tutmanın Sırrı
Dedikodu, çalışanların hissettiklerini ve düşündüklerini anlamak için eşsiz bir kaynaktır. Resmi kanallardan alınamayacak kadar samimi bilgileri dedikodulardan öğrenebilirsiniz.
Dedikoduyu dinleyen bir yönetim, organizasyonel nabzı tutar. Örnek: "Son zamanlarda performans sisteminden herkes şikayetçi." Bu tür söylentiler doğru okunursa, organizasyonel gelişim için önemli fırsatlar sunar.
Fazla Mesaiyi Marifet Sanan Aylaklar
Bu kişiler, fazla mesai yapmayı bir erdem gibi gösterir ama çoğu zaman gündüzlerini boş geçirip işleri akşam saatlerine bırakırlar. Akşam geç çıkmak, "şirket aşkı"nın bir sembolü haline gelir. Dedikodu ise hemen devreye girer: "Merve yine geç saatlere kadar çalıştı, ama sabahtan beri Instagram'daydı." Aynı zamanda mesai rahat rahat dedikodu yapılabilecek en uygun zamandır....
Dedikodu İşe Odaklanmalı: Konsantrasyonun Gücü
Dedikodunun konusu iş olursa, çalışanlar arasındaki iletişim daha anlamlı hale gelir.
İş odaklı dedikodu, odaklanmayı artırır. Örnek: "Pazarlama ekibi yeni kampanyada çok yaratıcı bir iş çıkarmış, herkes konuşuyor." Bu tür sohbetler, diğer ekiplerin de daha yaratıcı ve verimli olmaları için teşvik edici olabilir.
Yeni İşe Alınan Kişinin Maaşı: Ofis Dedikodularının Altın Konusu
Bir organizasyonda, yeni işe alınan kişinin maaşı, genelde kendisinin bile fark etmediği bir hızla tüm ofis tarafından öğrenilir; çoğu zaman 1 gün bile sürmez. Kahve molalarındaki sohbet şu şekilde gelişir:
"Yeni gelen Ahmet Bey’in maaşı 10 bin fazla!" Bu tür dedikodular, genelde kıskançlık ve hayal kırıklığı yaratır. Ama iyi yönetilirse, daha şeffaf bir maaş politikası için ipuçları verebilir. Eğer iyi yönetilemezse de Ahmet bey "herkes bana neden kötü davranıyor" diye hayıflanır durur...
Görümcenin Ofisteki Versiyonu: Dramatik Dedikodu Ustaları
Ofislerin "görümce ruhlu" karakterleri, en masum olayı bile dramatik bir hikayeye dönüştürür:
Sabah: "Satış direktörü CEO'yla özel bir toplantı yapmış."
Öğle: "Kesin bir proje kapıyor."
Akşam: "Büyük bir zam alacakmış, duyduğuma göre CEO'nun yakın arkadaşıymış." Gerçekte ise bu toplantıda cuma günü hangi restorana gidileceği konuşulmuş olabilir. Ama dramatik dedikodular, her zaman gerçeğin önüne geçer.
Dedikodunun Olmaması: Riskin Sessizliği
Bir organizasyonda dedikodu hiç yoksa, bu durum çalışanların iletişim kurmadığını, ilgi ve bağlılıklarının zayıfladığını gösterebilir.
Dedikodunun yokluğu, bir iletişim boşluğuna işaret eder. Sessiz ofisler, genellikle gizli memnuniyetsizliklerin ve kopuklukların işaretidir. Bu yüzden, sağlıklı bir dedikodu ortamı yaratmak daha iyidir.
Ofis Dedikodusu Avantaja Dönüşebilir
Dedikodu, stratejik bir avantaj olarak kullanılabilir:
Pozitif dedikodu yaygınlaştırılmalı. Örneğin: “Yeni projede ekip mükemmel bir iş çıkarmış!”
Dedikodu, yenilikçi fikirler için bir test alanı olabilir. Çalışanlar arasında yayılan fikirler, organizasyonel inovasyona dönüşebilir.
Sosyal bağlar güçlendirilebilir. Dedikodular, çalışanlar arasındaki ilişkileri derinleştirebilir.
Son Söz: Dedikodu Kaçınılmazdır, Ama Kontrol Edilebilir
Kurumsal hayatın dedikodu gerçeği, yok edilmeye çalışılmamalı; aksine stratejik bir avantaja dönüştürülmelidir. Yönetim, dedikodunun nabzını tutar ve doğru bir yönlendirme yaparsa:
Çalışanların motivasyonu artar.
İletişim güçlenir.
Organizasyonel sorunlar erken tespit edilir.
Dedikodu, doğru yönetildiğinde yalnızca kahve molalarının değil, şirket kültürünün de vazgeçilmez bir parçası olabilir. 😊
Peki sizin dedikodudan kazandığınız en ilginç kurumsal ders neydi? Yorumlarda paylaşmayı unutmayın! 🎤
Comments